Tüketim toplumu; hızlı tüketiyor hızla tükeniyor.. Hızlı tükeniyoruz! Herkes birbirine sevdiğini söylüyor.. Her gün aşkım, böceğim, tatlım, balımlar havada uçuşuyor; sanki sevdalar ucuzladı gibi. Sabır, emek, beklemek yokkk. Bu gün gördüm, yarın benim olmalısınlar..! Bir sürü tecrübe bir sürü insan, mutluluk bunun neresinde? Çözmek çok zor!!
Lakin her şey çok değişti; yemek yeme saatimiz, çay keyfimiz, dostluklarımız, arkadaşlıklarımız, işimiz, giyimimiz…. Her şey çok hızlı, en hızlı olan en çok seçilen… Aşklarımız da öyle; gördüğün an senin, gördüğü an onunsun. Sonrası hızlı bir depresyon. Sonra hoopp başka bir hikaye….
Bu gün aldığını yarın beğenmiyorsun. Telefonlar, bilgisayarlar, tabletler, her ay değişiyor. Olmazsa olmazlarımız onlar, daha yenisi, daha hızlısı daha daha daha… Halbuki kağıtla kalemin yerini ne tutar? Hele o kitap kokuları…. Fakat şimdilerde en iyisini en yenisini, alalım, tüketelim, harcayalım çabası içindeyiz…. Çalışıyorum yiyicem, gezicem, alıcam diye diye yer etmiş zihnimize. Ne emeğimizi biriktiriyoruz ne anılarımızı, harcayıveriyoruz. Harcarken bizden gittiğini, kolayı seçtiğimizi görmeden…
Bazen insan düşünmeden edemiyor; babaannemin anlattığı sevdalar ne de hoştu.. Severler; senelerce elini tutmadan, göz göze gelmeden,nasılda başarırlardı bu sevdaları. Sabır sonsuzdu, söz verme vardı ölümüne, hayat yavaştı, para az, giysi az, yiyecek azdı, muhabbet, sadakat, özveri sonsuzdu. Düğünler bir hafta sürerdi, hasat mevsimi, imeceler vardı. Ahhh ahh o çeşme başları kaç tane Android telefonu gömerdi. Beğeniler gerçekti, resimler anlık çekilir kalıcı hafızalarda depolanırdı, yaşlanınca anlatılacak bir sürü anı biriktirilirdi ve insan kendine daha çok güvenirdi…
Sevdalarsa iyice yayılmış, köpürtülmüş, dinlendirilmiş yayık ayranı gibiydi. Temiz, yalansız, sabır suyuyla yoğrulmuş, içine emek unu katılmış, üstüne güven tuzu serpilmişti; nar gibi yanan fırında pişirilmişti.
Öyle bir sevdanın tadına doyum olur muydu?? PEKİİ!!!!!
Yağmur AY @2016