Anlam, telaşlı bir gecede, üst geçidi koşarak geçtikten sonra hazırlıksızca çarpmıştı gözlerime. Hiç o kadar düz bakan, koyu gözler görmemiştim..
O gün evli, nişanlı olup olmadığını bilmiyordum, kimsin bilmiyordum. Şu hayattaki kontrolsüzlüğümüzü o kadar iyi anlattın ki bana, ilk defa soru sormadan kabul ettim kaderi.. Şu koca dünyada, bir virgül bile değildim..
Otobüsün geçip geçmediğini sormam lazımdı birine. Onca insan içinde seni seçti ayaklarım. Ama bilerek değil. Bilsem..
Herkesten ayrık duran adam, ”Ben de onu bekliyorum..” diye yanına davet etti bir de. Ya da ben öyle anladım. Bir insan susarak bunca şeyi anlatabilir miymiş, öğrendim..
O geceki düşüncelerini çok kere dinledim, şimdi gelsen yine anlatsan o geceyi, dinlerim hala.. Sen yine de gelme..
YARA..
Ne uyunurdu şimdi seninle,
Ege’nin gece serinliğinde
en sarılmalı akşamlar geçirirken,
Dolardı rakılarımız bir yudum, bir yudum.
Ama çok korktum güzel kadın,
Çok ürkeğim.
Lepiska saçlarında inanır mıyım sence? Her şeye, yeniden.
Suratına kızıl kanlar bulaşmış Joseptus kadar
Kurnaz hissettiriyor kendimi, bu oynadığımız kaçış oyunları.
Mutluluğun sonu hüzne çıkar biliyoruz ya,
Kaçıyoruz, duraksamadan, hissetmeden.
Zaten bir çocuklar mutlu bu dünyada,
Bir onların tebessümünde yılların birikimi yok.
Yarının hesabını yapamayacak kadar bir onlar güzel.
Biz korkuyoruz her şeyden.
Kırıklarımız kocaman olmuş içimizde.
‘Çok mutlu şimdi, hayatını bozmayayım’ ile,
‘Çok mutluyum, sakın gelme olur mu?’
Arasında sıkışıp kalıyor hayatımız.
Cesaretsiziz, korkulara bürünmüş hislerimizle
Saklanıyoruz bizi bulacak mutluluğumuzdan.
Böyle bir akşam otururken sarı ışıkların altında.
Biliyorum, batan bir dünyanın son habercisi gibi görünmekteyim.
Ve eskimiş bir akıma modern zamanların gülündüğü kadar gülünmelik.
Oysa iyi bilirim, açılmadan bulunmaz denizin en güzel mavisi.
Ya da Reich’in küçük adamı yaşanmadan, olunmaz büyük adam.
Yarının suçu değil, dünün yanlışları.
Yolda kalsan da güzelmiş yolda olmak.
Bilsem de batacağını geminin, umutları tükenmez bir çocuk kaldım hep.
Gel! Batsak da yolda, denizin sularında ölmek güzel her ölümden.
Dokun.
Sevdiğinin dokunduğu yara geçmez bizde.
O dokundu diye sever sever durursun.
Zaman geçer, kabuk değişir, yara aynı.
Şimdi ellerinden en güzel hatırayı bırak yaralarıma.
Zaman geçsin, her şey değişsin, bir seni hatırlayayım..
Oğuz Aslan
.
.