Fosil Yakıta Dur Diyen İlk Ülke: İrlanda… Bilindiği gibi Dünyanın kaynakları hızla tükeniyor. Su korunmuyor, sera gazı salınımı önlenmiyor ve fosil yakıt kullanımı artan nüfus ile orantılı olarak artıyor. Bunun sonuçları hem bugünü hem de geleceğimizi etkiliyor.
İklim Meselesi
Fosil yakıt konusu ise uzun yıllardır gündemde. National Geographic belgesel kanalında yayınlanan İklim Meselesi adlı belgeselde bu konuya çok güzel yaklaşılmış. Türkiye’nin sevilen yüzleri program sunucusu olarak seçilmiş. Halit Ergenç, Ozan Güven, Ezgi Mola ve Serenay Sarıkaya programda hem sunucu hem de birer araştırmacı konuklar.. Yani, konuya duyarlı olduklarını görüyoruz aynı zamanda.
Ülke Cumhurbaşkanının Türkiye’nin sevilen yüzlerinden Nisan ayında yapılacak refarandum için “evet” kampanyası beklediği bir ortamda bazı sevilen yüzlerin küresel ısınma gibi bırakın eveti hayırı tüm dünyayı ilgilendiren konulara zaman ayırması çok anlamlı. Zaten küresel ısınma gibi konular, üst düzey konular. Siyasetin günü kurtarma telaşından çok daha üst seviyede önem taşıyorlar.
Fosil Yakıta Dur Diyen İlk Ülke: İrlanda
Trócaire ise İrlanda’da fosil yakıt konusunda çalışmalar yapan bir kareket. Yaptıkları çalışmalar, İrlanda’nın fosil yakıt kullanımına ilişkin tüm yatırımların durdurulması kararının İrlanda parlamentosuna taşınmasında başrol oynadı. Kısa bir zaman önce parlamentoda yapılan oylamada, İrlanda’da fosil yakıt yatırımlarının durdurulması kararı alındı. İrlanda Cumhuriyeti, petrol, kömür ve doğalgaz gibi fosil yakıtlardan tamamen uzaklaşmaya aday ilk ülke olarak tarihe geçmiş durumdadır. En azından bu konuda yatırımlar duracak ve diğer alternatif, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelinecek..
Zaten bu ilk de değil İrlanda için. Açıkdenizde bulunan İrlanda, rüzgar enerjisi ile elektrik üretiminde ciddi yatırımlar yapmakta ve sonuçlarını da almaktadır.
Trócaire sözcüsü Eamonn Meehan, “İklim değişikliğinin yıkıcı sonuçlarını önlemek için bir şansımız olmasını istiyorsak, bu krizi tetikleyen fosil yakıt kullanımını ve endüstriyel büyümeyi durdurmalıyız.” diyor..
Ben Yok, Biz Var!
Görüldüğü gibi birçok sivil toplum hareketi tüm dünyayı korumacı yaklaşırken birçok ülke ise kendi çıkarlarının dışında olacakları kestiremiyor. Nasıl bir gözü dönmüşlük ki bu; dev şirketler dev yatırımlar peşinde koşarken dünyanın içine etmekten zerre çekinmiyorlar. Ve en kötüsü de insan hakları beyannamesi türünde beyannameler veya anayasalar ile vatandaşlarını koruma sözü veren devletlerin büyük sermayeleri korumasıdır.
Burunlarının ucunu göremeyen siyaset insanlarından çok şey bekliyoruz belki de! Dünya yok olduğunda yönetebilecekleri bir ülke de olmayacağını o günler gelmeden anlayamayacaklar.