Son günlerde haberlerde ve sosyal medyada sıkça karşılaştığımız polis şiddetinden bahsedeceğim. Türkiye’de uzun yıllardır var aslında bu ama son dönemde sadece muhalif görünen vatandaşa biraz daha fazlalaştığı için dikkat çekici bir hal aldı.
Bu yapılan zulümlere polis tarafından bakanlar elbette ortada bir sorun göremeyeceklerdir. Burada püf nokta şu bence; kendine yapılmasını istemediğini başkasına da isteme.. Yani ille böylesi bir polis şiddeti yaşamak mı lazım olayı anlamak için.
Kime, kim yapmışsa bu bir yanlıştır. İster babamın oğlu olsun isterse sıradan bir insan, bu yapılan kesinlikle yanlıştır. Belirli tiplerin yaptığını bütün bir teşkilata mı yüklüyoruz? Burada da garip bir durum var açıkçası. Polisleri ve girdikleri ruh halini bilmeyenler belki yarısının sertlikten yana ve diyalogla alakasının olmadığını da kabul etmeyeceklerdir.
Toplumsal yaşamda polisleri komşuluk hariç belirli bir zırh içinde göreceksinizdir. Ben uzunca yıllar iç içe yaşadım polis komşularımla. Karakol da hemen dibimizdeydi. Özellikle eskiden çok daha katılardı. Karakola düşen komşunun çocuğunu bile acımadan coplayan polis komşuları hatırlıyorum. Örneğin bir arkadaşım, Mehmet Amca ne yapıyorsun dediğinde “düşmeyecektin” demişti birisi arkadaşıma. Amca dediğimiz, çocuğuyla sokakta oynadığımız adamlardı.
Bir gün çevik kuvvet geldi mahalleye. Karakolun orada parkta basketbol oynuyorduk. Maç yapalım mı dediler. Maçı yaptık ve yendik postallı ve bizden büyük ama genç polisleri. Maç bitiminde gülerek “üniversitede karşılaşmayalım ha!” demişlerdi.
Parkta ışıklı bankların olduğu yerde otururduk ve polis geldiğinde bize kimlik sorardı. Parkın diğer tarafında ışıkların bozuk olduğu karanlık yerde bira içenleri hiç rahatsız etmezlerdi. Bazen küfür bile yiyip eve şutlanırdık.
Yeni nesil, üniversiteli polislerden çok nazik olanlar var. Haklarını yiyemem. Ama yine de hukuksuzluk çok fazla. Bekçiler ise tamamen farklı bir yazı konusu. Bu kadar eğitimsiz ve ego tatmini ihtiyacı olan insanlar kısa sürede güvenlik gücü yapılırsa büyük sıkıntıların yaşanmaması mucize olur..
Avrupa Birliği bir çok anlamda şeffaf ve hatası olan en azından istifa ediyor. AB ülkeleri cezaevleri gerçekten sıkıntılı ve şaibeli ölümler çok fazla. Polisleri de çok yumuşak değiller belki ama en azından son 10-15 yılda 403 kişi polis kurşunu ile yargısız infaz edilmemiştir oralarda. Dur ihtarına uymayıp da bugün hayatta olmayan insanlardan bahsediyorum. İçlerinde çocuklar var çokça. Yazık değil mi?
Daha da acısı nedir biliyor musunuz? Bütün bu işi yapmış polislerin ifadesi/savunması aynı: Ayağım takıldı düştüm ve silah ateş aldı. Evet hep aynı.. O kurşun, sekiyor ve direk kafasından içeri giriyor kurbanların. Ve yanlışlıkla. Vicdan azabı bile çekmiyorlar eminim. Çünkü robotlaşmışlar.
Eğer gerekli şeffaflık olursa umarım suçlar da azalır. Polisler de saçma işlerle uğraşmazlar. Şeffaf bir devlet düzeni dileğiyle.