Çukurova… bereketli ova… bire elli veren, taşa bile can veren, anaç ova…
Çukurova’nın rahmeti sadece bitkiye değil, üstünde yaşayan insana bile sirayet etmiştir.
Edebiyatımızın en önemli iki ismini de yaratmıştır. Orhan Kemal ve Yaşar Kemal’dir onlar. Onlar da Çukurova’ya hakkını vermişlerdir. Eserlerine Çukurova’nın bereketinin, havasının, sivri sineğinin, pamuğunun, işçilerinin, ezilenlerinin, sömürülenlerinin, zalim toprak sahiplerinin, yürekli insanlarının, haksızlığa şikayet eden insanlarının eserlerinde harflerle resmini çizmişlerdir, Çukurova’nın ruhunu harfe, kelimeye, cümleye dökmüşler, doğasının cıvıltısını paragraflara sindirmişlerdir.
Abidin Dino, Yaşar Kemal ve Orhan Kemal ile sohbet ederken. (Abidin Dino Sanat Parkı / Adana)
Orhan Kemal ve Yaşar Kemal, yalnız edebiyatımızın temel taşı değildir; sol edebiyatında mütevazi, yürekli ve cesur prensleridir. Amaçları insan olan, sevgi olan, hak olan, emek olan, adalet olan yazım işçileridir.
Onların izinden giden bir yazarın bir kitabını okudum. Kim mi o? Muhittin Çoban’dır o.
‘İyi de, Orhan Kemal ve Yaşar Kemal’le alakası ne?’ dediğinizi duyar gibiyim.
Alakaları çok, sayacağım.
Muhittin Çoban da Adanalı. Yüreği soldan atan biri. İnsan diyen, sevgi diyen, hak-eşitlik-adalet diyen biri. Onlar gibi coğrafyasını yazan, coğrafyasındaki insanı yazan, cesur bir kalem… Onlardan en büyük farkı yaşadığı zaman… Lise yıllarında sol için, devrim için mücadele etmiş, 12 Eylül onu idam cezasına çarptırmış, cezası hapis cezasına çevrilmiş, 11 yıl maphus yatmış birisi…
*
Muhittin Çoban’ın ‘İşgal/ Günden Akan Anılar’ adlı yeni çıkan kitabını okudum.
Tek kelimeyle, bayıldım.
Kitap biraz hacimli, o yüzden başlarda gözüm korktu; ama ilerledikçe çok hoşuma gitmeye başladı. Gerçekten, adam akıllı bir roman yazmış, Muhittin Çoban.
*
‘İşgal/ Günden Akan Anılar’, Kurgu Kültür Merkezi Yayınları’ndan çıkıyor. Türü, roman. Sayfa sayısı, 383.
*
Adana Borsa Lisesi’nde okuyan bazı devrimci öğrenciler… O öğrencilerden biri olan Gülten’in geniş ailesi… Devrimci öğrencilerin okulu işgal edişi, gericiliğe isyan edip, laik ve çağdaş eğitim isteyişleri… (Böyle bir işgal olduğu gerçektir, sandığım kadarıyla) 1909 yılında gerçekleşen Adana Ermenilerine yapılan zulümden, kendini gizlemek zorunda kalan Ermenilerden, Dersim’de kırıma uğrayan Alevilere, 70’li yıllardaki sağ-sol mücadelelerine, 2013 yılındaki Gezi’ye… Türkiye’de yaşanmış birçok olay bu nefis romanda kendine yer bulmuş. Arkadaşlık, aşk, cinsellik…
*
Son zamanlarda okuduğum en iyi romanlardan biri…
*
Roman eleştirilerini pek beceremem. Şurası eksik olmuş, burası fazla olmuş diye eleştiriler getirmem, getiremem. Bence her şey yapıldığıyla güzeldir. Çok biliyorduysanız oturun yazın. Allah Allah! 🙂
Kitapta gözüme takılan sadece yazım yanlışları oldu. O da on kelimeyi geçmez. Kitapta yüz bin civarında kelime olmalı. On kelime de varsın olsun. O kadar kusur kadı kızında da olur.
Aslında bu kitabı iyi bir yayın evi yayınlasaydı, o da olmazdı.
Gerçekten manyak bir zavallı bu ünlü yayıncılar. Böyle bir kitabı çıkarmak için, Muhittin Çoban’ın peşinde koşmaları lazımdı.
-Mustafa Yıldırım – 01.02.2018