Konuşmaya ve yazmaya utandığımız konular var maalesef. Kimbilir kaçıncı kez bir çocuk ölüyor bu ülkede. Kadınların yaşadığı ayrımcılık ise başka bir yara. Her saniye bir kadın, bir erkek tarafından şiddete maruz kalıyor. Ve gün geçmiyor ki bir çocuğun ölümünü ya da uğradığı bin beter şeylerden haberdar olıuyoruz.
Çocuk susar, sen susma.. Kadına şiddete hayır. Daha birçok söze ihtiyaç duyuyoruz. Ülke olarak aslında yaşlılar, çocuklar ve kadınlar pozitif ayrımcılığa tabi olmalıdır der dururuz ama pratikte yaşanılan bambaşkadır.
Anne ve babalar, çocuklarına dayamazlar. Canı yansa canları yanar ama bir şerefsiz çıkar ve dünyasını başına yıkar bu ailelerin. Bir anne düşünün, çocuğunun elbisesinin boyun kısmındaki etiketi bile çocuğunu rahatsız etmesin diye keser. Evlat acısı çok başka. Kimse yaşamasın ve kimse kimseye yaşatmasın.
Kadına ve çocuklara yapılanların engellenmesi elbette mümkün.. Ama nasıl? Bir çok insan idam deyip duruyor. Ama bu çözüm değil ki. Eğer suçu kesin değilse nolacak! Bu sadece basit bir örnek. Yaşam hakkını alanın yaşam hakkını almak bize düşmez ikinci olarak. Daha öncesinde yapılacak birçok şey var. Mesela iyi hal indirimi diye bir saçmalık var. Duruşmalarda efendi görünmek, takım elbise giymek, sakal bırakmak falan cezada indirim sebepleri olarak öne sürülmekte. Böyle saçmalıkları sonlandırmak, adam gibi cezalar vermek varken idam kolaycılık oluyor. Önce zor olanı yapıp da yasaları ve eğitimle toplumu değiştirmek gerekiyor.
Bu bilmem kaçıncı vaka, kaçıncı acı. İstanbul’daki vahim olaydan bahsetmek istemiyorum. Zira hepsi pis ve hepsi kabus gibi bu olayların tümü.. Ailelere güç ve sabır diliyorum. Kendime adıma ve elimden hiçbir şey gelmeden maalesef. Bu kahır da benim kahrım. Lanet olsun çocuklara, kadınlara ve insanlara kıyanlara! Lanet olsun onları koruyanlara.
Türkiye’de her yer suç mahalli!
Yetsin, bitsin artık.