İskandinavya’nın Büyüsü

Nedir bu İskandinavların size ettiği diye lafa girmek isterdim ama konuyla hiç ilgisi yok! Kuzey Avrupa ülkeleri ile okuduğum veya karşılaştığım içeriklerde hep iyi şeyler ile karşılaşmak doğduğum coğrafyanın şanssızlığını yüzüme çarpıp duruyor. Yok şu şöyleymiş, yok bu böyleymiş.. Yeter arkadaş! Bizim de gönlümüz zengin nolmuş..!

Ne olmuş yani ekonomik olarak özgür değilsek, ne olmuş yani doğamız korunmasızsa, ne olmuş yani demokrasiyi mumla arıyorsak..!!! Ne olmuş? Biz ne doğanın korunmasını ne de ekonomik rahatlığı ne de demokrasiyi yaşamadık ki! O yüzden insan yaşamadığı şeyi bilemez. Rahat olabiliriz mi yoksa bizi yönetenler mi rahat olabilirler sormak lazım. Bilmediğimiz şeyleri nasıl iteyebiliriz. Mesela demokrasi örneğinde neler var? Seçme özgürlüğü, sandık güvenliği, tarafsız yargı ve kukuk mecraları….. Bunlar siyasi yaşamın güvenilirliğini sağlayan unsurlar ve direk olarak sosyal yaşamımızı etkiliyorlar. Halkça küçük görünen bu detaylar halka en büyük zararı veriyorlar. Ve halk bilmediği şeyi zaten istemiyor.. Bence Atatürk’ün gördüğü bağnazlığı görmek için ille de onun gibi Türk olmak da şart değil. Gericilik tüm halkların baş belası ve demokrasinin olmadığı her sistem gericiliği yaşatacaktır.

Atatürk demişken; konuyla alakası şu oluyor: Geri bırakılmış bir toplum her zaman geri kafalılığa hizmet eder. O yüzden eğitime önem vermiş ve gericilik odaklarının üzerine sürmüştür hep.. Bu İskandinav ülkelerinin birinde Aziz Nesin’in bahsettiği bir önemli özellik daha vardır. Ülkede toplam nüfus 5 milyon ise sivil toplum örgütlerine üye olanların sayısı 15 milyon örneği vardı. Yani bir kişi birden çok STK’ya üye.. Bu da bilinçli bir topluma işaret etmektedir.

Yani çıkacağımız sonuç ise bilinçli toplumların aynı istikamette yine bilinçli politikalar ile yönetildikleridir. Bu yüzden devlet imkanları iyi yönetiliyor ve iyi yönde kullanılıp yine iyi yönde geliştiriliyor. Mesela vatandaşlık maaşı denen ve bizim toplumumuz tarafından anlam verilemeyen bir uygulama deneniyor bazı ülkelerde. Bizim insanımız buna gereksiz gözüyle bile bakabilir. Bulunduğumuz nokta böyle bir yer.. Çalışmadan para mı kazanılır? Ucuz konut mu olur? Bedava ulaşım veya bedava su mu olurmuş…? Mesela bizde kişi başına düşen milli zenginliğin kat kat arttığı söyleniyor ya; paylaşın vatandaşla o zaman..

Herşeyi halktan beklemek gibi de bakmıyorum aslında bu olaya ben. Halk, bazen küçük çocuk gibidir; yönlendirmek gerekebilir. Onları eğitim ile doğruya, bilime, gerçeğe yaklaştırmak bu konuda yapılacak en iyi şeydir. Siyasi yönlendirme değil! Sadece bilimsel düşünce ile tarafsızlık içinde bir doğruya ulaşılmalıdır. Yoksa hiçbir şey değişmeyecektir.

Kıçı b.klu siyasiler, protokollerde profesörlerin önünde oturmaya devam edeceklerdir.

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.