Yaygın bir eleştiri yapılır, şöyle:
‘Hollanda’nın Konya kadar yüzölçümü var, ama tarımdaki ihracatı Türkiye’nin on katı.’
Maalesef, bu doğru ve gerçektir.
*
Hollanda’nın yüzölçümü Türkiye’nin neredeyse on dörtte biri. Nüfusu beşte biri. Milli geliri hemen hemen aynı. Kişi başı geliri bizdekinin beş katı fazlası…
Sadece tarım değil, sanayi, küresel ticaret ve teknolojik olarak da bir dünya devi Hollanda.
En öne çıktığı alan tarımdır. Tarımdaki ihracatta dünya birincisidir. ABD ikinci sıradadır. Türkiye ise maalesef ilk onda bile değildir.
*
Ne garip değil mi?
Hollanda, Konya yüz ölçümünden sadece iki bin kilometre kare fazladır. Barındırdığı nüfus ise Konya’dan altı kat fazladır. Ama ülkeye bakıp, şaşırmamak elde değil.
Tamam, Konya’nın hinterlandı yok, yani limanlara o kadar yakın değil. Yağış az düşer. Ülkeye bak bir de; Akdeniz’de, Ege’de verimli ovalar. Konya’da yağış az ama yeraltı suyu zengin bazı bölgelerinde.Güneş enerjisinden müthiş bir şekilde yararlanma imkanı. En bombasını söylüyorum: Mezopotamya topraklarının yarısı bizde. Tüm bunlara rağmen, tarımdaki ihracatımız dünyada ilk onda değil. Hollanda’nın onda biri kadar, ne acı!
*
Ah, ah!
Köy Enstitüleri bir kapatılmayacaktı. bugün Hollanda seviyesinde bir ülkeydik.
Bazı Osmanlı hayranları, ‘Cumhuriyet ne verdi bu ülkeye?’ der, Osmanlı’nın ne verdiğini sorgulamadan. Cumhuriyet çok şey verdi bu ülkeye. ama maalesef ki çoğu, sağcı anlayışlar sayesinde tarumar edildi.
Köy Enstitüleri 1949 yılında kapatıldı. Evet, kapatan CHP’ydi. CHP’nin içindeki gerici kesimin önderliğinde kapatıldı. Cumhuriyetin ilk yirmi yılında atılan adımlar, CHP’deki ilerlemeci kadroların eseriydi. CHP’nin içindeki gerici kesim Köy Enstitülerini kapatmasaydı, 1950’de iktidara gelen Adnan Menderes kesinlikle kapatacaktı.
Köy Enstitülerindeki amaç, köylerdeki cehaleti yok etmek ve tarımsal üretimi artırmaktı. Çünkü Türkiye bir köylü ve tarım toplumuydu.
*
Hollanda…
Erasmus’un memleketi…
Spinoza’nın diyarı…
*
Hollandalı genç bir yazardan nefis bir roman okudum.
Arnon Grunberg’in ‘Tirza’ adlı kitabını.
Çok beğendim, çok sevdim. Zekice… Samimi…
Yukarıda değindiklerim kişisel görüşlerim. Kitapla hiçbir alakası yok. Tek ortaklık, Hollanda.Yazılarımı ilk defa okuyanlar garipsemesin, yanlış anlamasın. yazının girişinde değindiklerimin kitabın içeriğiyle alakası var sanmasın diye açıklama gereği hissederim çoğu zaman. Bu benim türümdür. Kitapla alakalı, alakasız veya az alakalı fikirlerimi veya anılarımı serpiştiririm kitap yazılarıma.
*
Arnon Grunberg’in ‘Tirza’sı,
Alef Yayınlarından çıkıyor. Hollandaca aslından Türkçe’ye çeviren, Gül Özlen. Türü, roman. Sayfa sayısı, 430.
*
Kitabın arka kapağında bulunan yazı ve yazarlardan aldığı övgüler:
“Her sahnesi, her cümlesi, her kelimesi büyük bir zekânın, derin bir içgörünün ve biraz da muzurluğun kaleminden çıkmış bir kült roman.”
“Kitap editörü Jörgen Hofmeester, son derece sıkıcı bir burjuva varoluşu içinde yasayan emeklilik yaşının eşiğinde bir Amsterdamlıdır. Roman, canından çok sevdiği iki kızından küçük olanı Tirza’nın mezuniyet partisi için suşi hazırladığı sahneyle açılır. Fakat tıpkı bir Dostoyevski romanında olduğu gibi görünüşte sakin başlayan şeyler engellenemez şekilde açılacak, tırmanacaktır. Romanın sayfaları açıldıkça Hofmeester’ın sürprizsiz, sakin hayatının katmanları da belirsizliklere doğru açılır. Seneler önce, çocukluk aşkına kaçan karısı beklenmedik şekilde ortaya çıkar ve onun huzurlu, şık evini alaşağı eder. Gözbebeği Tirza’sı erkek arkadaşıyla Afrika’ya gideceğini bildirir. ”
“Grunberg’in Tirza adlı romanını okuduğumda müthiş bir heyecan ve coşku hissettim. (…) Arnon Grunberg’in zihnindeki meseleyle karşılaşmam son derece sarsıcı oldu benim için. Tirza 21. yüzyılın ilk klasiği.”
Ayfer Tunç
“Arnon Grunberg’in metninden yayılan zekâ ve alaycı zihniyetin ışığı, okumayı kesintisiz bir hazza dönüştürüyor.”
J.M. Coetzee
“Kendi toplumuyla çıplak ve yakıcı bir yüzleşmeyi iyi kurgulanmış bir hikâye ve derinlikli psikolojik tahlillerle yaparken günümüz kapitalist toplumlarının geneline uzanan Tirza’yı çok beğendim.”
A. Ömer Türkeş
“Tirza çoook iyi bir roman.”
Necmiye Alpay
“Grunberg gerçekten de başarılı bir yazar.”
Müge İplikçi
*
Gerçekten kayda değer… Bilgece… Dili bir nehir, sanki bir şiir…
-Mustafa Yıldırım – 31.05.2018