Bu Aralar

#Fakirlik..

Fakirlik parayla pulla ölçülmez, mecburiyettir fakirlik.. Otobüste sabahın üçü dördü gibi bir vakitte horlayan teyzenin aniden uyanması sonucu muavine “niye duruyor bu araba!” diye bağırması, o anki tek suçu o kadının yanından geçmek olan muavinin, sıçrayarak, “kırmızı, trafik, ışık” diye kekelemesi..

#Gece yakalayan kahkaha nöbeti..

Malum havalar buz, izin dönüşü otobüste de soğugu yiyince boğazlarım fena şişti. Ev sahibimiz de Bulgar göçmeni, Ege şiveli çok tatlı bir karı koca. Abim de daha izinden dönmediği icin çok ısrar ettiler, ayıp olmasın diye onlarda kalıyorum. Onların evi doğalgazlı, akşam yemeği hazır filan, sağolsunlar.. Neyse beş yaşındaki torunları da onlarda kalıyor. Uyurken yattığımız odada iki yatak var. Birinde ev sahibi teyze ile torunu, birinde ben. Ev sahibi amca oturma odasında (: Normal düzen bu.

Şimdi uyurken dua okuyor ev sahibi teyze ile torunu. Önce Arapça duaları tekrar ediyor torun, sonra teyzemiz “inşallah Batu dedesini kahretmez, derslerinde başarılı olur” filan diyor, Batu da “amin” diyor yüksek sesle. Aralara “bunu da de” diye eklemeler yapıyor. Neyse ben tam uykuya dalıcam, Batu “inşallah büyüyünce Benten olur, figürleri karıstırmaz de anneanne” deyince, anneannenin dediği duayla gecenin bir vakti karnıma ağrılar gire gire bastım kahkahayı. Anneannenin duası: “inşallah kızanım (onlarca yavrum demek) büyüyünce ‘meltem’ olur, fügurları karıştırmaz Allahım..”

#Dişi Öküzlük..

Aralıkta midem bulanır benim genelde, biraz psikolojik biraz havalardan. Çok şiddetli mide bulantım vardi yine, birinin gözünün içine baksam ögüresim filan geliyor. Neyse bir arkadaş sağolsun bitki çayı filan tavsiye etti de içemedim,sallama ıhlamurlar iyi geliyor bu arada. Aradan zaman geçti öğleden sonra oldu işte, aynı arkadaş ”nasıl oldun?” diye sordu. Hastayken çok nazlıyımdır, ilgi isterim filan. Böyle ilgilenince içten içe de seviyorum kızı; ”daha iyiyim, sağol” dedim gülümseyerek. Kız ne desin: “Ben ne yaptım ki niye sağol diyosun..!” (Alçakgönüllülük filan diye anlaşılmasın, jest, mimik, tavırlar bildiğin öküzlük) Önce gayrıihtiyari suçlu hissettim, diksiyonu bozuk bir tepki bende hep bu duyguyu uyandırıyor. Sonra cılızlaşan sesimle “Yok sordun ya ondan dedim..!”
Evlenmeyin oğlum bu kızlarla, bak çok ciddiyim evlenmeyin..

#Parmak uçları..

Oldum bittim severim benleri, çok değişik şekillerini filan da görmüşümdür. Geçen bir arkadaşın yüzük parmağının dış yanında gördüm, ne çok büyük ne çok küçük. Bir şeyler anlatıyordum da vazgeçtim, ”ne kadar güzelmiş benin” deyip de seyre daldım.. Benim elimin kenarında da var da onunki çok güzelmiş.. (: Parmak uçlarımdan öpse mazeretin diyordu ya, söyle bana Jezabel, o bene kondurulan kaçamak bir öpücük neyi mümkün kılmaz ki..

#Bak Cedric..

Ev sahibi akşamları ıhlamur yapıyor, yemekten sonra yapmış da getirmiş, bardaklar filan masanın üstünde.. Zaten sekiz buçukta uyuyoruz, elimde dergi iki satır okuyum diye uğraşıyorum. Bardaklara bakıp ”kaşığı unutmuşum” diyor,  anlamadım önce, izliyorum bir şey daha mı dicek, ne düşünüyor bölmeyeyim şimdi diye düşünürken yine bardaklara bakarak ”kaşıkları unutmuşum” deyince kekeleyerek ”eeıığ ge ti riyim ben” dedim. Cevap anca mı anladın olucaktı da ”getiriver gari” oldu.. Bak Cedric 8 yaşında olmasam da hayat çok karmaşık olmaya devam ediyor..

*Sonra gülüşün geldi aklıma..

Şair betimlerken ”Gülünce cenazeye benzerdi” diyordu, günlük hayatta çok kullandığım bir betimleme olmasına rağmen tam tersine değinmek istiyorum. Bazı insanlar vardır, dışardan bak hiçbir şey hissettiremez. Sonra bir gülümser, oracıkta kalıverirsin. Farklı cinsiyette olmasına bile gerek yok, benim için böyle en azından. Gülünce yüzünde üç gamze oluşan bir adamdan çok uzaklarda olmanın da etkisi büyük.. Neyse işe başladığımda bir arkadaş vardı, dimdik bir diksiyon, içinden yumruk fışkıran bakışlar, her hali nasıl sert geliyor anlatamam. O baktı mı ağzımı açmak istemiyorum. E hayat bu, bir şekilde sevdim ettim. Geçenler fark ettim, gülüşünün ne kadar güzel olduğunu. Çok sıralı, güzel dişleri var, herhalde ondan..  Bazı insanlar gülünce sıcacık olursun, sebepsizce sen de gülersin, bir şehrin doğuşu gibidir manzara, ondan işte..

bu aralar

*Bir daha izleyeyim..

The Godfather, Don Vito Carleone.. Vefadan çok bahsettim herhalde bu aralar..

*Dinlemekten bıkmadığım..

Elfida, bir belalı başımsın..

*Son olarak dilimden düşmeyen..

Ot dergisinde Başak Buğday’ın Ihlamur Günlükleri köşesi var. Köşesinde yayımlanan tüm kısa sözleri aynı isimdeki kitabında toplanmış, çok da güzel olmuş. İki üç yıl önceydi, erkek arkadaşım benden yaşça büyük olduğu için bir iki ay siz diye hitap etmiştim. O vakitler dergiyi okurken bir sözüne rastlamıştım. Zaten duygusal olarak zirvedeyim, sizden nasıl kurtulacağımı filan düşünüyorum. Bu sözü okuyunca çok acayip etkilenmiş, bunu ben nasıl yazamadım diye hayıflanmıştım.. Sonra sözü bir kitabın arasına yazıp erkek arkadaşıma vermiştim filan.. Bak yeni fark ediyorum, sahi o sözü okuduğunda ne hissettiğini hiç sormadım. Şimdi aradan yıllar geçmiş, geçenlerde Ihlamur Günlükleri kitabını aldım, okurken yine aynı söze rastladım, bak kaç yıl geçmiş, okurken hala kıskanıyorum.. (:

”Çiğneyip ekmeği duayla,

ezip çekirdeğini zeytininin..

Üstüne bastırdım.

‘Kalbiniz’ dedim,

‘Ne muhteşem bir kusur.’

Benim olsun!”

 

.

.

Bu Aralar  – Derya Deniz

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.